uykusuzlara hayatta kalma rehberi
3 Mart 2010 Çarşamba
çizgi roman yapmak #3 / detaycı yazarın histerik düşleri
şimdi uykusuzdaşlarım, yazı dizimize kaldığımız yerden devam ediyoruz.
iki tip senaryo yazım şeklinden ilkine yabancı diyarlarda full script derler. yani yazarın senaryodaki her şeyi hastalıklı bir biçimde yazmasıdır bu olay. yazar, her sayfadaki her kareyi tek tek betimler ve bu betimleme oldukça detaylıdır. karakterler ve çevre tek tek tasvir edilmiştir. bu işi yapan yazarlardan en ünlüsü alan moore olsa gerek. alan moore çizgi roman piyasasının en baba yazarlarındandır bir nevi tanrıdır. süper kahramanlar çağını bitiren ve bize onların gerçek yüzünü gösteren adamdır. yapıtları defalarca okunmayla ancak sindirilebilecek yazarlardandır. her yerinden öpüyorum alan her yerinden... (blog yazımında ertem şener tandansı)
her neyse; işte mr moore senaryolarını bu şekilde aşırı detaycı yazar. hatta bu kareleme olayındaki aşmışığının kanıtlarından biri de en büyük yapıtlarından watchmen'in karelemesinin baştan ve sondan simetrik olmasıdır. böyle de hasta ruhludur. detaycı yazarları severim. ben de nedense dostoyevski hissi yaratırlar. evet rus edebiyatının da hastasıyım. "suç ve ceza"'yı okurken bir yandan da kendi çizgi romanımı canlandırmıştım kafamda. konu dağıldı mı ne?
şimdi size konuyu daha iyi anlayabilmeniz için bir full script örneği vereceğim. aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. (the killing joke - alan moore ilk 12 sayfa)
http://fourcolorheroes.home.insightbb.com/killingjokescript.html
gördüğünüz gibi oldukça geniş ve rahat bir anlatımı var. bu adamın çizeri olmak istemezdim. tamam yalan söylüyorum isterdim. hatta bu adam olmak isterdim. deliriyorum galiba.
yani full-script olayında kısaca sayfadaki panel sayısını belirliyoruz ve ardından her panelin yani karenin içini teferruatlı olarak anlatıyoruz. aslında bu "teferruat" olayının uzunluğunu ve kısalığını çizerinizle tartışarak belirleyebilirsiniz. zaten amatör bir iş yapacaksınız ve bu kadar ağır bir yükün altına tek başınıza girmek ilk işinizde pek hoş olmaz...
alan moore olmasaydı size neil gaiman'ı örnek verirdim. o da güzel bir arkadaştır. gördüğünüz gibi amerikan çizgi roman sanayisinin selebiritilerini, süper starlarını örnek verecek kadar da yüzeysel bir insanım...
bir sonraki yazıda marvel way denen senaryo yazım şekline göz atacağız.
iyi sabahlar uykusuzlar...
2 Mart 2010 Salı
uykusuzun okuma rehberi
gözaltlarında kırmızı halkalar oluşmuş kardeşlerim!
bilirim ki bir uykusuzun ne olursa olsun en iyi dostu kitaptır; kitap en iyi arkadaştır. bir klişeyi daha sizlerden aldığım destekle gerçeklerken kendimden tiksinsem de sözün doğruluğuna katılmamanın elimde olmadığını söylemek isterim. ve yine bilirim ki en çok sıcacık yatakta uykusuz bir biçimde sabahlara kadar kitap okumayı seversiniz siz de... eskiden, gözlerim yaşarmadan belim ağrımadan bir kitabı bırakırsam kendimi iyi okumuş saymam, derdim. eh tabi insan olgunlaştıkça fikirleri de olgunlaşıyor haliyle. iyi bir okumanın daha başka bir şey olduğunun farkına varıyor. burada şu genç yaşımda vardığım sonuçları sizle paylaşarak uykusuzlar dünyasına ufak bir katkıda bulunmak isterim...
1) kalk bakayım o yataktan! yatakta kitap okuma olmaz, hem boynun ağrır belin tutulur. masaya geç şöyle.
2) masa boş olsun ama tamamen boş olmasın. küçük bir defterin ve renkli kalemlerin olsun. evet bunları kullanacağız.
3) okurken akıp gitmeyin beğendiğiniz yerlerde bi durun "vay be ne yazmış adamlar" diyin, sonra arkadaşlarınıza da okumak için hoşunuza giden yerleri yazın. arkadaşları boşverin kendiniz için yapın bunu.
4) hoşunuza gitmeyen yerleri de yazın. kendinize beyin fırtınası yaptırın. çoğu uykusuz, kişilik bölünmesinden muzdariptir. en azından okey oynayabilecek kadar bölündüm ben. eheh.
5) kitap bitince kitabı yazdıklarınızla birlikte yakın bir arkadaşınıza verin. aynısını onlar da yapsın sonraki gecelerde.. böylece yakın bir arkadaşınızla bambaşka bir iletişim kanalı açmış olacaksınız. hem de kitabı birlikte okuyacaksınız. fena mı?
6) kitabınızı ve defterinizi geri alın. eğer arkadaşınız vermekte isteksiz olursa sert bir cisimle kafasına vurun ve size ait olanları geri alın. orman kanunları evet. tabi bunu yapmadan önce biraz ısrarcı olun.
7) kitaplığınızı sevin, koruyun, okşayın. onunla konuşun. orada bir hazine yatıyor.
8) bir şeyleri maddelerle açıklamak insanı çok geriyor ve sevimsiz gösteriyor. hem emir kipi kullanmak falan hiç hoşuma gitmedi, uykusuz kardeşlerim. bir daha yapmam bunu, oh hayır bebek yapmam.
bilirim ki bir uykusuzun ne olursa olsun en iyi dostu kitaptır; kitap en iyi arkadaştır. bir klişeyi daha sizlerden aldığım destekle gerçeklerken kendimden tiksinsem de sözün doğruluğuna katılmamanın elimde olmadığını söylemek isterim. ve yine bilirim ki en çok sıcacık yatakta uykusuz bir biçimde sabahlara kadar kitap okumayı seversiniz siz de... eskiden, gözlerim yaşarmadan belim ağrımadan bir kitabı bırakırsam kendimi iyi okumuş saymam, derdim. eh tabi insan olgunlaştıkça fikirleri de olgunlaşıyor haliyle. iyi bir okumanın daha başka bir şey olduğunun farkına varıyor. burada şu genç yaşımda vardığım sonuçları sizle paylaşarak uykusuzlar dünyasına ufak bir katkıda bulunmak isterim...
1) kalk bakayım o yataktan! yatakta kitap okuma olmaz, hem boynun ağrır belin tutulur. masaya geç şöyle.
2) masa boş olsun ama tamamen boş olmasın. küçük bir defterin ve renkli kalemlerin olsun. evet bunları kullanacağız.
3) okurken akıp gitmeyin beğendiğiniz yerlerde bi durun "vay be ne yazmış adamlar" diyin, sonra arkadaşlarınıza da okumak için hoşunuza giden yerleri yazın. arkadaşları boşverin kendiniz için yapın bunu.
4) hoşunuza gitmeyen yerleri de yazın. kendinize beyin fırtınası yaptırın. çoğu uykusuz, kişilik bölünmesinden muzdariptir. en azından okey oynayabilecek kadar bölündüm ben. eheh.
5) kitap bitince kitabı yazdıklarınızla birlikte yakın bir arkadaşınıza verin. aynısını onlar da yapsın sonraki gecelerde.. böylece yakın bir arkadaşınızla bambaşka bir iletişim kanalı açmış olacaksınız. hem de kitabı birlikte okuyacaksınız. fena mı?
6) kitabınızı ve defterinizi geri alın. eğer arkadaşınız vermekte isteksiz olursa sert bir cisimle kafasına vurun ve size ait olanları geri alın. orman kanunları evet. tabi bunu yapmadan önce biraz ısrarcı olun.
7) kitaplığınızı sevin, koruyun, okşayın. onunla konuşun. orada bir hazine yatıyor.
8) bir şeyleri maddelerle açıklamak insanı çok geriyor ve sevimsiz gösteriyor. hem emir kipi kullanmak falan hiç hoşuma gitmedi, uykusuz kardeşlerim. bir daha yapmam bunu, oh hayır bebek yapmam.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)