uykusuzlara hayatta kalma rehberi

20 Ocak 2010 Çarşamba

kendi kendine konuşan insanların laneti

biz uykusuzlar her ne kadar varlığımızı geceleri gerçeklesek te (bu cümlede ne anlatıldığı hakkında hiçbir fikrim yok) kimi zaman gündüzlere bulaşmak zorunda kalıyoruz. sosyal dünyanın parçası olmak zorunda kaldığımız bu çapraşık anlarda farklı farklı insanlara teğet geçiyoruz. ve evet bence bu çok eğlenceli birşey. her insanın suretinden bambaşka bir hikaye çıkarabilir, kendi yarattığınız bu kurgularla düşünce evreninizi esnetebilirsiniz. gözlem güzel bir spordur.

bu dış dünya insanlarından en çok dikkat çekenlerin listesinin yapmaya kalksam şimdi çok uzun sürer,canım sıkılır, yazmayı bırakırım kaparım lan bu blogu, yaparım bunu. öhöm. ama size içlerinden özel bir kısmını anlatmak istiyorum. sokakta kendi kendine konuşan insanlar.

hayır bir yanlış anlama yok, bu insanlar gerçekten sokakta kendi kendine sayıklayan insanlar. onları gördüğünüzde tanırsınız ve bu geçici bir kendi kendine alıp verme değil, dışavurmuş bir bilinçaltı. anlaşılmaz sözlerinden çıkarabildiklerinizi muhtemelen birleştiremezsiniz ama benim bir fikrim var. kendi kendi konuşan insanlar lanetlendiğimizin kanıtıdır. nasıl mı?

bir şeylerin ters gittiğinin farkındasınızdır, şüphesiz ki uykusuzlar bilinçli insanlardır ve günü geldiğinde (onlar)ödüllendirileceklerdir(uyk-i suresi). patlak veren cinnetleri, bunalımların (hayır ergen kız bunalımı diil ekonomik buhran) intihara sürüklediği insanları haberlerde görüyoruz. ve hatta aynı ekonomik bunalımları biz de yaşıyoruz günlük hayatımızda. bizi öfke nöbetine sokan günlük tersliklerde birbirimize yöneltiyoruz bu enerjiyi. gittikçe deliriyoruz dünya insanları olarak. ama bu öfkeyi bizi bu hale sokan sisteme değil birbirimize yönelttiğimiz sürece bir şansımız yok. her neyse, işte bu kendi kendine konuşan insanlar bu deliliğin aramıza karışmış garip tezahürleridir, bizi şaşırtan şey aslında kendi görüntümüzdür, üzerimize düşen kapitalizmin lanetinin totemidirler, sevgili uykusuzlar. tüm bu deliliğin içinde hala şaşırabilmemizse mucize olmalı.

ama bakmayın siz bu yazıya; mucüzeymiş , lanetmiş hepsi saçmalık. gerçek olan tek şey tüm bu cinnetin ya sonumuzu getireceği ya da gerçek bir delilikle tek bir gecede uyuyanları uykudan uyandıracağıdır.biz uykusuzlar mı? orada olacağız evet.

15 Ocak 2010 Cuma

rüzgara karşı yürüyen adam

biz çocukken babam bize hep şarkılar söylerdi. sonra bize de söyletirdi. sonra kafam biraz daha çalışınca öğrendim bu şarkılara söz olan şiirleri nazım hikmet'in yazdığını. sonra onun hikayesini öğrendim babamdan. e tabi biraz meraklı olunca kitaplıktaki eski, sayfaları açtığınız anda ayrılan nazım hikmet kitabını karıştırmaya başladım. "karlı kayın ormanında" şirinin tamamının daha hüzünlü olduğunu keşfettim.

tabi yeterince zaman geçince insan büyüyor, dünyası da büyüyor. biraz şiir biraz felsefe karışmış nazım şiirlerinden bu yüzden daha çok zevk alıyorsunuz.mesela "o duvar" şiiri ne kadar yalın ne kadar güzel anlatmıştır diyalektik materyalizmin kanunlarını. şiirden bir parça;

o duvar
o duvarınız,
vız gelir bize vız!..
bizim kuvvetimizdeki hız,
ne bir din adamının dumanlı vaadinden,
ne de bir hülyanın gönlü yakışındandır.
o yalnız
tarihin o durdurulmaz akışındandır.
bize karşı koyanlar,
karşı koymuş demektir:
maddede hareketin,
yürüyen cemiyetin
ezeli kanunlarına.
sükun yok, hareket var
bugün yarına çıkar,
yarın bugünü yıkar
ve bu durmadan akar
akar
akar
...

ama insan büyüdükçe hüzünleri de büyüyor. çocukken duyduğunuza masumane biçimde sizi ağlatabilecek olan şiirler büyüyünce kalbinizi de daha derinden yakmaya başlıyor.

...
çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler
...

tabi büyüdükçe cesaretleniyorsunuz da. nazım hikmet şiirleri de yüreğinizde kor olmuş cesareti kelimeleriyle yangına çeviriyor. kendinizi sokaklarda buluyorsunuz bir anda;

...
akın var güneşe akın
güneşi zaptedeceğiz;
güneşin zaptı yakın!
...

büyükdükçe aşık oluyorsunuz; aşık oldukça daha çok okuyorsunuz şiirleri. kendinizi satırlarda bulmak umuduna kapılıyorsunuz, nazım hikmet'in ellerinden çıkma.

...
Gözleri siyah kadın o kadar güzelsin ki
Çok sevdiğim başına yemin ediyorum ben
Koyu bir çiçek gibi gözlerin kapanırken
Bir dakika göğsünün üstünde olsa yerim
Ömrümü bir yudumda ellerinden içerim
Gözleri siyah kadın o kadar güzelsin ki.
...

nazım hikmet bugün 108 yaşında. o da büyüyor bizim gibi, büyüdükçe gölgesi de büyüyor, düşüyor kan emicilerin üzerine; nereye kaçacaklarını bilemeyen korkaklar onu değiştirmeye çalışıyorlar. nazım hikmet'i hoş bir şairmiş gibi hatırlamaya çalışıyorlar, onu siyasetten arınmış bir burjuva şairi konumuna indirgemeye çalışıyorlar. bir aşk şairi... şatafatlı akşamlarında, partilerinde birbirlerine okuyorlar onun şiirlerinden zararsız olanları. ama asla kopartamazlar zihinlerinde kalan korkuyu. çünkü bilirler ki, nazım hikmet en büyük düşmanlarıdır.

nazım hikmet büyüyor. mücadelesi büyüyor.

doğum günün kutlu olsun nazım hikmet!

...
biz bugünün kahramanı,
yarının
münadisiyiz.
bu durmadan akan,
yıkıp yapan
akışın
çizgilenmiş sesiyiz.
biz,
adımlarını tarihin akışına uyduran
temelleri çöken emperyalizme vuran,
yarını kuran
larız
o duvar
o duvarınız,
vız gelir bize vız!

14 Ocak 2010 Perşembe

çevir dönsün dünya!

geceleri uyuyamayan vampirden bozma insan kardeşlerim!

değerlendiremediğinizi düşündüğünüz saatleri renklendirecek ve sinirlendirecek bir olaydan bahsetmek istiyorum size. yabancı diyarlarda "juggling" diyorlar buna. bu işle uğraşanlara da "jonglör" diyoruz biz kendi aramızda diyecekken ozan insanı oradan lafa karışıp "abi biz ona yonglör" diyelim diyor. öyle karar veriyoruz. okulumuzda "yonglörler topluluğu" kuruyoruz. bu anlamsız isim altında toplanıp eğleniyoruz. ha juggling nedir onu söylemedim daha. alt paragrafa davet ediyorum sizi.

bildiğiniz top çevirmektir. ozan'ın da dediği gibi "çevir dönsün dünya!". 3 tane portakalla başlayabilirsiniz bu hobiye. ama ozan gibi bu işlerle uğraşan arkadaşlarınız varsa juggling için özel üretilmiş toplarla da uğraşabilirsiniz. topların fiyatları ilk duyduğunuzda abartılı gelebilir ama tüm gününüzü (bizim durumumuzda gecenizi) o toplarla geçirmeye başladığınızda bu para önemini yitirecektir. zaten 3 top çevirmeyi başardığınız ilk an duyacağınız hazzı kelimelerle tarif edemem. cümlelerle belki...

şimdi size yıldız teknik bünyesinde faaliyet gösteren ve dışarıdan katılıma açık topluluğumuzun adresini vereyim;

http://groups.google.com.tr/group/yonglor

ve bu da gece gece öğrenmeniz ve çalışmanız için güzel videolarla desteklenmiş bir site ve sitedeki ilk numara;

http://homepage.mac.com/abramr/juggling/tutorial/category/tricks/cascadelearning.html

burada 3 top çevirmeyi öğretiyor. alışınca diğer numaralara bakarsınız.

yarın topluluğumuz toplanıyor ama ozan'a ben gelmesem diyemiyorum.buradan onu da demiş olayım.

son olarak ozan'ın yani üstadımın bir tavsiyesi ile bitirmek isterim:

"önce düşürmeyi öğren ve ağzını kapat"

yakında ne demek olduğunu anlarsınız. hehhe...

13 Ocak 2010 Çarşamba

gece insanlarının manifestosu

insanlık tarihi günümüze dek gece gündüz ayrımının keskinliğiyle yaşandı. ancak artık gündüzün yüklediği sorumluluklara sırtını dönen ve günün büyük bölümünü geceye sığdıran insanların çoğaldığını görmemek imkansızdır. işte bu biriken insanların yarattığı kalabalık kendisini çok belli etmese de onları geceleri pencerenizden baktığınızda apartmanlarda yanan tek tük ışıklardan tanıyabilirsiniz. gece insanları yani uykusuzlar bu tek tük yanan ışıkları gördüklerinde gülümseyip bir selam çakarlar içten içe. bu iletişimsiz iletişim bir örgütlenmeye müsaade etmiyor gibi görünse de internet sayesinde gece insanları birbirlerini hızla bulabilmektedirler. işte bu okuduğunuz, her gecenin sonunda "yine sabah olmuş" diyenlerin manifestosudur.

1) gece insanları yaratıcıdırlar. çünkü geceler huzurludur ve gece insanları gündüzün rahatsızlıklarından muaftırlar. bu rahatlık insanların daha özgür düşünmesine ve bu özgürlük te yaratıcılığa sebep olur.

2) gece insanları üreticidirler. yaratıcılık kaçınılmaz bir biçimde üreticiliği yaratır. gece insanları üretimden gelen güçleriyle dünyayı değiştirme denemesinde bulunabilirler. ama muhtemel başarısızlıklarının sebebi üretimlerinin daha çok kafaya hitap etmesinden kaynaklanabilir.

3) gece insanları özgürdürler. üreterek kendilerini zincirleyen yabancılaşmayı kırarlar ve şeyleşmekten kurtulurlar.

4) gece insanları yalnızdırlar. zaten genelde ailenin kara koyunudurlar. geç kalkan işe yaramazlar olarak görülmeleri de olasıdır. bu sadece bir yanılsamadır.

5) gece insanlarının yalnızlığını kıracak olan internettir. interneti kullanmayı öğrenen gece insanları ürettiklerini paylaştıkça güçlenecekler, güçlendikçe çoğalacaklar ve yalnızlaşmanın, yabancılaşmanın baskıcı duvarlarını yıkacaktırlar.

dünyanın tüm uykusuzları; birleşin!