Sizi hiç düşünmediğiniz şeyler üzerine düşündürmek isterdim. Bence bunu yapmak büyük bir meziyettir ve yukarıdaki başlığı atmama sebep olan kişi işte tam da bu meziyete sahip güzel bir insan. "Yalnızlığın rengi ne olabilir ki" diye sordurdu kendime. Dipsiz bir karanlık cevapladı.
Cevap dipsiz karanlık mıydı? Ama ben değil miydim kendini karanlık boşluğa atan. Ben değil miydim bulduğu her fırsatta başladığı her şeyden kaçan korkak? Benim için yalnızlığın rengi ile korkaklığın rengi aynı. Peki korkaklığın rengi neydi? Buldum buldum. Bence yalnızlığın rengi ağlamamak için sıktığınız göz pınarlarınızın ağrısının rengidir. Acının rengi yalnızlığın rengidir.
Beyaz bence umudun rengi. Keşke kaçtığım şeylerde beyaz rengi görseydim. Ama ben hep kaçtım. Hayatımı bir kaplumbağa kabuğunun altında geçirebilsem eminim geçirirdim. Başıma ileride ne geleceğini bilmiyorum. Sadece kaçmanın mutluluk getirmediğini bilmenizi isterim. Bu benim deneyimleyerek ulaştığım bir sonuç değil. Kaçmadan önce de biliyordum bunun mutsuzluk getireceğini ama katlanarak artacak bir mutsuzluktan korktum. Bu bir itiraf mektubu gibi oldu sanki. Özlemenin rengi var bir de...
Bence özlemenin rengi gri. Ama umutsuz bir özlem bu. Hiçbir şey vaadetmeyen bir özlem. Bir kaçağın kaçtığı şeye duyduğu özlem. Aslında suçluluk duymam gerektiğini düşünebilirsiniz. Ama duymuyorum. Yaptığım şeyi yapmasaydım seni daha büyük mutsuzluklara sürükleyen adam olabilirdim. Gelecekteki seni kurtarmak için şimdiki beni harcadım. Ve seni bir kaçağın bir sürgünün kaçtığı şeyi sevdiği gibi seviyorum. Hüzünlü ama umutsuz... Yalnızlığın rengi benim adım.
uykusuzlara hayatta kalma rehberi
17 Aralık 2011 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder