keşke 50 yıl önce yaşasaydım da insanlarla mektup vaıtasıyla iletişseydim diye geçiriyorum içimden bazen. düşünsenize ya, hafif sararmış kağıtlara, siyah mürekkeple inci gibi bir el yazısıyla yazılmış mektuplar okumanın zevkini başka ne verebilir? kağıdın zamanla birlikte yıpranan dokusu (yani sizinle yaşlanıyor mektubunuz da) sizi hüzünlendirmez mi? çok sevdiğiniz birinden gelen o yaprağın üzerinde dolaşan ellerin sıcaklığını, soğuk kağıt üzerinden hissetmek (dostane veya romantize) sizi avutmaz mı?
ne yazıkki yukarıda anlattığım gibi gerçek bir mektubu hiç almadım ben. eh yani bunlar benim hayalgücümün ürünü ama sanırım gerçek dünyada da pek farklı olmayacaktır. romantik biri olmaya başladım ya dünyanın çivisi çıktı demektir.
her neyse ben sadece elektronik ortamda mektuplar yazıyorum arkadaşlarıma, yoldaşlarıma. böyle elektronik ortam deyince çok ağdalı görünüyor ama bildiğiniz hotmail hesabımdan (para aldım bu kelimeyi söylemek için) gariban maillar yazıyorum. sonra da gönder tuşuna basıyorum o gece kimi şanslı gördüysem. ardından bir bekleyiş başlıyor, hani belki mektubuma cevap gelir diye ancak genelde gelmiyor bu cevaplar. çok yalnızım lan! ühühü.öhöm. yazmaya kıymet vermiyoruz belki, ben beceremem diyip başımızdan atıyoruz (veya beni başlarından atmak için böyle diyorlar). ama vefasız dostlara yazılsa da cevaplar gelmese de olayın kendisi başlı başına şahane bir şey.
yazmanın tadını hiçbir şey vermez!
şu blogu tutmak bile çok hoşuma gidiyor, insanlara mektuplar yazmayı da bu yüzden seviyorum. herkes mektup yazsa keşke, telefonlardan mesaj atılamasa, iki kelimeyle anlatmasak o gün başımıza gelenleri. muhafazakar mı olmaya başladım nedir? nerde bizim zamanımızdaki internet üstadım? ne diyorum lan ben?
öhöm. kısaca mektup yazmak güzeldir okurlarım. bakın aslında kimsenin bu dandik blogu okuduğunu da sanmıyorum ama bir umut yazıyorum işte. heves etmiş gençler kırmayalım dedik, gibi bir durum yani. mektup yazarken sahip olduğum psikolojideyim ama çok eğleniyorum. bu sadece bana özgü bir haz alma durumu değil inanın bana. kalıplarınızı kırıp (ay ben yazamaam) kendiniz gibi yazmaya başladığınızda siz de zevk alacaksınız. garanti veriyorum.
son olarak mektup atacak kimsem yok diyorsanız bana yazın güzellerim. bana da yazmıyorsanız (kimsin ki sen be?) kendinize yazın ama yeterki yazın. en pahalı terapiden daha iyi gelecektir. gerçi hiç terapi almadım ben. bilemedim şimdi. başım da ağrıyor zaten. uykusuzum. uykusuzsun.
uykusuzlara hayatta kalma rehberi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder